Ç A N A K K A L E Z A F E R İ -ö z e l -
Videolar - Şiirler - Diğer Yazılar
Çanakkale
Savaşlarından...
Çanakkale'de Alay komutanlarından son erine kadar şehit olan 57.P.Alayı'nın
sancağı, Avustralya’da bugün Melburn Müzesi'ndeki bir vitrinde sergilenirken
altındaki plakette şunlar yazılıdır :
"BU ALAY SANCAĞI GELİBOLU SAVAŞ ALANINDAN GETİRİLMİŞ, AMA ESİR EDİLMEMİŞTİR.
ÇÜNKÜ TÜRK ORDUSUNUN MİLLİ GELENEKLERİNE GÖRE BİR ALAYIN SANCAĞI, ALAYIN SON ERİ
ÖLMEDEN TESLİM EDİLEMEZ. BU SANCAK, SONUNCU MUHAFIZIN DA ALTINDA ÖLÜ OLARAK
YATTIĞI BİR AĞACIN DALINA ASILI OLARAK BULUNMUŞTUR. KAHRAMANLIK TİMSALİ OLARAK
KARŞINIZDA DURAN BU TÜRK ALAYI SANCAĞINI SELAMLAMADAN GEÇMEYİN"
Onlara ölmeleri emredildi , hepsi birden , gözünü kırpmadan öldüler….
20 Ocak 1915'de Mustafa Kemal tarafından komutası üstlenilen tümen, biri 7.
Tümenden 57. Piyade Alayı ile ikisi Acemileri yetiştiren Depo Alayı'ndan
kuruludur. O, askerlerine savaş gücü vermeye çalışırken, müttefik çıkartması
tehlikesini yakın gören Başkomutan Vekili, "bu iki alay yetişmemiştir" diye
acemileri İstanbul'daki 6. Kolordudan 72. ve 77. Alaylara değiştirdi. Daha bu
alaylar gelip tümen kuruluşunu bitirmeden, 57. Piyade Alay ile hareket emrini
aldı. Vapurla Tekirdağ'dan Maydos'a yola çıktı (24 Subat 1915).
Gelibolu’ya ulaşan Mustafa Kemal, kendi tümeninden 57.
24-25 Nisan akşamı, çıkarmanın ilk günü, İngiliz ve Anzak kuvvetleri
Arıburnu’ndan karaya çıkmaya başlamışlardı. Bu bölgede kıyı gözetlemesi yapan
bir Türk takımının direnişine karşın, kıyıdan belli bir noktaya kadar ilerlemeyi
başardılar. Bölge yakınlarındaki 27 Alay’ın ise sahile geniş birşekilde yayılmış
olması da karşı koymayı oldukça güçleştiriyordu.Bu sırada Bigalı köyü’nde
bulunan ordu yedeği 19.Tümen Conkbayırı yönünde tatbikat yapmakta idi.Top
seslerinin duyulmasıyla 19.Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, Ordudan emir
gelmemiş olmasına karşın girişimi ele alıp tüm sorumluluğu yüklenerek, 57.Alay’ı
bir batarya ile Kocaçimentepe yönünde harekete geçirdi. Kendisi de durumu
izlemek üzere Conkbayırı’na çıktığında, Arıburnu kesiminden bazı askerlerin
çekilmekte olduklarını ve düşman birliklerinin de bunları izlediklerini gördü.
O anı Mustafa Kemal, Ruşen Eşref Ünaydın ile yaptığı görüşme sırasında şöyle
anlatmaktadır:
“...Bu esnada Conkbayırının güneyindeki 261 rakımlı tepeden sahilin gözetleme ve
korunmasıyla görevli olarak orada bulunan bir müfreze askerin Conkbayırına doğru
koşmakta, kaçmakta olduğunu gördüm... Bu askerlerin önüne kendim çıkarak:
—Niçin kaçıyorsunuz? Dedim.
—Efendim düşman dediler!
—Nerede?
—İşte! Diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Gerçekten de düşmanın bir avcı kuvveti 261 rakımlı tepeye yaklaşmış ve tam bir
serbestlik içinde ileriye doğru yürüyordu. Şimdi vaziyeti düşünün. Ben
kuvvetleri (geride) bırakmışım, askerler on dakika istirahat etsin diye...
Düşman da bu tepeye gelmiş... Demek ki düşman bana benim askerlerimden daha
yakın! Ve düşman benim yere gelse kuvvetlerim çok kötü bir duruma düşecekti. O
zaman artık bilemiyorum, bilinçli bir düşünme ile midir, yoksa önsezi ile midir,
bilmiyorum. Kaçan askerlere:
—Düşmandan kaçılmaz, dedim.
—Cephanemiz kalmadı, dediler.
—Cephaneniz yoksa süngünüz var, dedim.
Ve bağırarak bunlara süngü taktırdım. Yere yatırdım. Aynı zamanda Conkbayırına
doğru ilerlemekte olan piyade alayı ile dağ bataryasının yetişebilen
askerlerinin ‘ marş marşla’ benim bulunduğum yere gelmeleri için, yanımdaki emir
subayını geriye yolladım. Bu askerler süngü takıp yere yatınca, düşman askerleri
de yere yattı. Kazandığımız an, bu andır...”
Bu sırada Türk askerleri mevzi alınca karşı taraf da mevzilenir ve 57.Alay’ın
öncü bölüğünün Conk Bayırı’na yerleşmesi için süre kazanılmış olur. Bu an
Çanakkale Savaşı’nın kilit anıdır. Çıkarmanın hızı kesilmiştir. Daha sonra,
Kolordu Komutanı Esat Paşa’nın izniyle, 27. Alay’dan geri kalan birlikleri de
emrine alan Tümen Komutanı Mustafa Kemal, karşı saldırıya geçmek üzere 57.Alay'a
şu emri verir :
"Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi
emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler
ve komutanlar kaim olabilir."
25 Nisan 1915 günü, vakit ikindiye yaklaşırken, ilk çıkarma kademesi olan
tümenin sahile çıkışı da tamamlanmıştır. Ne var ki, 27. Alayın birlikleri ve 57.
Alayın yaptığı karşı saldırı ile süngü hücumları sonucu Anzaklar çok sayıda
kayıp vermiş ve sahile çekilmişler, kritik ve endişeli anlar yaşamaktadırlar.
Gene de gün batarken, Anzak Kolordusu’nun sahile çıkan Tümeni, Arıburnu’nun sarp
yamaç ve tepelerinde yerleşme olanağı bulur. Bu tarihten başlayarak harekât,
1915’in Ağustos ayına kadar dört ay boyunca, Conkbayırı- Kocaçimentepe-kabatepe
bölgelerinde, tarafların karşılıklı saldırı ve özellikle gece yapılan süngü
hücumlarıyla, yakın boğuşmalar şeklinde ve çok kanlı çarpışmalarla geçecektir.
Arıburnu'nda görev yapan 27. Alayımızın yardımına koşan birliklerimizin bazıları
dağılınca, 57. Alayımız daha geniş bir araziye yayılmak mecburiyetinde kaldı;
dolayısıyla yoğunluğu azaldı. Kumandanı Kurmay Yarbay Hüseyin Avni şehit oldu.
Kumandayı ele alan Kurmay Binbaşı Yusuf Ziya da şehit olunca alay müftüsü Hasan
Fehmi kumandan oldu; o da şehit düştü. Kumandanları şehit düşen birlikler
Arıburnu sırtlarında düşmanı durdurmak için canla başla savaşıyorlardı.
Bombalarla düşmana saldıran Nazif Çakmak (Fevzi Çakmak'ın kardeşi) şehit
düşerken, ardından gelen 57. Alay'ın 6. Bölüğü ile, Anzak Kolordusu'nun 3.
Alayı'nın 4. Bölüğü süngü ve dipçiklerle birbirlerine girdiler.
***
Çarpışmalarda 57. Alay tümüyle şehit düşmüştür. Birer birer değil, yiğitler,
bölük bölük, alay alay şehit düşer.
BİZİLERİ UNUTMAYIN! BİZLER NEDEN ŞEHİT DÜŞTÜK?
SİZLER VE SİZLERDEN SONRAKİLER İÇİN…
Sisli bir nisan sabahı 57. Alay komutanı araziye yayılmış
beyazlıklar görür ve takım komutanına bu beyazların ne olduğunu sorar. Takım
komutanı, sabahleyin düşmana hücum emrini almış 57. Alay'ın, Rablerinin huzuruna
temiz çıkmak için çamaşırlarını yıkadıklarını söyler; bu beyazlıklar, onların ak
niyetleridir, der.
Mustafa Kemal'in ,Yarbay Hüseyin Avni Bey'in ve silah arkadaşlarının Türk ulusu
için yaptıklarının unutulması mümkün değildir.
Sizleri hiç unutmayacağız ...